15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında, İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Türkiye Hukuk Platformu, Anayasa Hukukçuları Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB), Kağıthane Belediyesi iş birliği ve İçişleri Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen “Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek – 4” sempozyumu 14-15 Temmuz 2020 tarihlerinde İÜ Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da sempozyuma katılarak bir konuşma yaptı.
Açılış konuşmalarından ilkini gerçekleştiren Türkiye Hukuk Platformu Genel Sekreteri Av. Ahmet Akcan, Türkiye Hukuk Platformu’nun günümüze kadar pek çok ulusal ve uluslararası organizasyona imza attığını ve birçok kitabı hukuk dünyasına kazandırdığını vurgulayarak, “Özellikle son altı yıldır odaklandığımız konular darbe ve darbe girişimleri, darbeyle mücadele ve demokrasi kavramları etrafında öbeklendi. Özellikle bu sempozyumda bu başlığı seçmemizdeki ana neden Türkiye’nin özellikle son yedi yıldır içerden ve dışardan uğradığı yoğun saldırılar karşısında aldığı önlemlerin zaman zaman bazı tartışmalara yol açmaktadır. Bu tartışmalara sağlıklı zeminlerde ışık tutmak amacıyla özgürlük – güvenlik dengesine bir çerçeve çizmek adına böyle bir konuyu düşündük ve bunu hayata geçirdik” şeklinde konuştu.
“Demokrasilerin En Ciddi Düşmanı, Demokratik Yönetimlere Müdahalelerdir”
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Av. Necati Ceylan, “Demokratik hukuk devletinin var olması için kendisine savaş açmış cuntacılara hukuk önünde hesap sormanın hukukun bir gerekliliği olduğunu belirterek, “Günümüzde en çok düşünülmesi gereken husus demokratik devletinin gerekliliklerini yerine getirmektir. Demokrasilerin en ciddi düşmanı, meşru olmayan yollarla demokratik yönetimlere müdahalelerdir. Bunun en iyi örnekleri muhtıralar ve darbelerdir. Türk Silahlı Kuvvetlerine sızan hain askeri cunta 15 Temmuz 2016 akşamı sivil yönetime kalleşçe bir darbe girişiminde bulundu. Dünya tarihinde ilk kez halk, güvenlik güçleri ile 15 Temmuz askeri darbe girişimine silah kullanmadan karşı koyarak küresel dış destekli bu darbe ve işgal girişimini başarı ile püskürttü” ifadelerini kullandı.
“Türk Milleti Her Zaman Bağımsızlık İçin Yaşamıştır ve Bu Gerçek 15 Temmuz’da Bir kez Daha Görülmüştür”
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, ülkemizin demokrasi tarihine bakıldığında milli iradeyi gasp etmek isteyen, meşru hükümeti devirerek yönetimi ele geçirmek isteyen girişimlerin olduğunu ancak milletimiz bu girişimlere her zaman birlik ve beraberlik içinde karşı durduğunu söyleyerek “Yarın 15 Temmuz milli birlik ve dayanışma gününün 4. yıl dönümü. Bu vesileyle demokrasimize, özgürlüğümüze ve vatanımıza sahip çıkan, bu uğurda canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle anıyorum. Milletimizin en büyük karakteri; özgürlüğü ve bağımsızlığıdır. Milletimiz her zaman bağımsızlık için yaşamış; bağımsızlığını korumak için gerektiğinde gözünü kırpmadan canını vermiştir. Böyle bir millete zincir vurmaya kalkışmak, Milli iradeyi gasp etmeye çalışmak ve egemenliğine gölge düşürmek mümkün değildir. 15 Temmuz 2016 tarihinde bu gerçek bir kez daha görülmüştür” dedi.
“Millet Olarak Özgürlüğümüze ve Bağımsızlığımıza Sahip Çıkmaktan Hiç Vazgeçmedik”
Demokrasinin, hukukun, özgürlüğün ve refahın anahtarının; çalışmak ve üretmek olduğuna inandığını ve ülkemizin bu yolda hızla ilerlediğini belirten Prof. Dr. Mahmut Ak sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Ülke olarak, millet olarak pek çok bedel ödedik; özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza sahip çıkmaktan hiç vazgeçmedik. Vazgeçmeyeceğiz de. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve özgürlüklere sonuna kadar sahip çıkacak, Türkiye’mizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması için canla başla çalışacağız. Türkiye ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda büyüyüp güçlendikçe, milli irademizi gasp etmek isteyen hainler bundan sonra kendilerinde bu cesareti bulamayacaktır. Büyük ve güçlü Türkiye, sadece kendi halkı için değil aynı zamanda Türk ve İslam dünyası için de çok önemli çok önemli bir güvencedir, sığınılacak limandır”
“Ancak Hukuka ve Demokrasiye Yaslanan Bir Devletin Geleceği Olabilir”
Prof. Dr. Mahmut Ak’ın ardından sözü Azerbaycan Millet Meclisi Milletvekili Ali Hüseynli aldı. Konuşmasının başlangıcında geçtiğimiz günlerde Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın Tovuz bölgesinde hukuka aykırı bir şekilde hareket etmesi sonucu çıkan çatışma sonrası hakkında T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Türkiye, Azerbaycan’ın yanındadır” sözlerinin kendileri için çok değerli olduğunu belirtti.
15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin Azerbaycan hukukçuları tarafından da takip edildiğini belirten Ali Hüseynli, “Zamanında biz de darbeler yaşadık. Ve bu darbelerin sonucunda anlıyoruz ki ancak hukuka ve demokrasiye yaslanan bir devletin geleceği olabilir. Zamanında darbe ile yönetime gelmiş olanlar, bazen bizi demokratik olmamakla suçluyorlar. Yıllar önce Azerbaycan’da yapılan Narinci İnkılapları da aslında bir darbe idi çünkü hükümetler seçimle değişmedi. Bundan dolayı Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı bu tecrübe bizim için de önemlidir. Azerbaycan ile Türkiye, Müslüman ve Türk devletleri arasında hukuka dayalı olarak kurulmuş ilk devletleriz. Devletlerimiz, Türkiye’de Atatürk, Azerbaycan’da Mehmed Emin Resulzade tarafından hukuka dayalı bir şekilde kuruldu ve biz de bu yolda devam ediyoruz. Son olarak söylemek isterim ki, Azerbaycan ve Türkiye halkları her zaman birliktedir ve birlikte olduğumuz sürece hiçbir darbe ve hiçbir düşman bize galip gelemez” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.